![]() |
| Erwin Schrödinger |
Schrödinger'in kuantum mekaniği üzerindeki çalışmaları ve özellikle süperpozisyon kuramıyla beraber; klasik fizikten farklı olarak maddenin konumu ve enerjisi artık deterministik sabit bir değişken değil, olasılıksal bir bütünlük olarak görülmeye başlandı. İşte bu, bir devrimin başlangıcıydı. Aslında kuantum teorisine göre bir parçacık mikro ölçekte, enerji ve konum olarak bir olasılıksal değerden başka bir şey değildir. Bizim düşüncemize göre de madde, gerçekte olasılıksal bir potansiyeldir ve aktüel zamanda bunun sadece bir formuyla kendisini açığa çıkarır ki; işte bu, maddenin ani gerçekleşme olasılığından başka bir şey değildir. Peki ya zamanın da kendisi olasılıksal bir potansiyelse? Schrödinger'in süperpozisyon kuramına göre; bir parçacığın konumu ve enerjisi ölçüm yapılmadan önce birden fazla olası durumdadır. Ve bu olası durumlar, o maddenin potansiyel bütünlüğünü oluşturur. Gözlem anında süperpozisyon çöker ve madde belirli bir konum ve enerji değerinde gözlemlenir. Peki ya bir parçacık, konumda olduğu gibi zamanda da süperpozisyondaysa?
Eğer gerçeklik dediğimiz yani aktüel gerçeklik olarak tarif ettiğimiz olgu; virtüel enerji alternatiflerinin ani gerçekleşme olasılığına göre, maddenin potansiyellerinden sadece bize gösterdiği bir yönü ise; bu enerji alternatifleri gelecekteki ve hatta geçmişte kalan virtüel zaman alternatifleriyle paralel bir şekilde ilerler. Yani aslında bir maddenin tüm potansiyel formları, geçmiş ve gelecekteki bir zaman aralığında da olasılıksal olarak bulunur. Yani bizim iddiamıza göre; zaman da süperpozisyondadır.
Bir parçacık konumda olduğu gibi zamanda da süperpozisyondaysa bu; geleceğin deterministik olmadığı, potansiyel olarak bir çok gelecek alternatifinin aynı anda varolduğu anlamına gelir. Üstelik gözlem anında süperpozisyon çökeceğinden, bu hareket teorik olarak kontrol edilebilir bir hale bile geliyor. Hatta zamanı virtüel alternatif olanakları olarak konumlandırmak; zaman yolculuğu üzerindeki bir çok paradoksu çözmenin kapısını da aralıyor.
Ancak, kuantum mekaniğinde zaman ölçülemezdir. Maddenin konumu, enerjisi ölçülebilir; ancak zaman bir parametre, yani bir fon olarak temsil edilir. Bu nedenle kuantum mekaniğinde bir zaman operatörü yoktur. Bu nedenle zaman yolculuğu teorileri için kuantum mekaniğinde önemli kısıtlamalar vardır. Çünkü, zamanın süperpozisyonda olması kuantum mekaniğine ters bir şey olmamasına rağmen; kuantum fizik teorisi içerisinde kanıtlanabilmiş bir olgu değildir. Ancak biz bu düşüncemizi Yılmaz Öner'in Prodeterminizm teorisini açıklarken de belirttiğimiz; Schrödinger dalga fonksiyonundaki Hamiltoniyen Operatörü'nün (H) değişim dinamiğiyle destekleyebiliriz. H operatörü, maddenin değişim dinamiğinin zaman içerisinde nasıl dönüştüğünü anlatır. Biz bu operatöre maddenin içsel dinamiğine etki eden bir anlam yüklemiştik. Buna göre zamanın ilerleyişi, sistemin kendi değerleri ve enerji seviyleri tarafından içsel olarak tetiklenen bir evrim sürecidir. Schrödinger'in dalga fonksiyonundaki H operatörünün evrimi, bizim düşüncemizin teorik temellerinden birini oluşturur. Çünkü; sistemin kendi içsel enerji dinamikleri, onun zaman içerisindeki tüm olası gelişim yollarını içeriyorsa; o sistemin gelecekteki tüm olası formlarının da bir süperpozisyon içinde varolduğunu söyleyebiliriz.
Kauntum teorisinde bir parçacığın x konumunda olma olasılığı; P(x) = |Ψ (x,t)|² dalga fonksiyonu ile gösterilir. Bu; parçacığın t anında, x konumunda bulunma olasılığını verir. Ancak eğer zaman da süperpozisyondaysa o halde, zamanın kendisi de bir değişkendir. Yani parçacığın sadece x konumunda değil, aynı zamanda t zaman diliminde de belirli bir olasılıkta bulunma durumu vardır. O halde bizim aradığımız P(x₀,t₀) değeri; parçacığın belirli bir (x,t) noktasında bulunma olasılığını arayan ve bir uzay zaman genliği alanını ifade eden, zamanın da değişken olarak ele alındığı dalga fonksiyonun karesi olacaktır. Bir ölçüm yapıldığında, süperpozisyon çökecek ve o parçacık (x₀,t₀) durumunda gerçekleşecektir. Şu unutulmamalıdır ki; bizim burda ifade ettiğimiz teorik zeminler, kuantum teorisini dahi aşan düşüncelerdir.
Peki Schrödinger'in süperpozisyon teorisinin bizim geliştirdiğimiz yorumunuyla beraber, bir zaman makinesi yapılmak istenseydi bu; teorik olarak mümkün olabilir miydi? Bu makinenin yapımında ve çalışmasında ne gibi problemlerle karşılaşılırdı?
Bir parçacığın gözlemlenmediği sürece sadece konumda değil, belirli bir zaman aralığında da süperpozisyonda olması hipotezi; zaman yolculuğuna teorik bir zemin aralar. Ancak geçmiş zaten gözlemlenmiş olduğundan, yani süperpozisyon çöktüğünden; onu tekrar süperpozisyona almak çok yüksek bir enerji yükü gerektirecektir. Ancak gelecek, mevcut anın farklı olasılıksal durumlarının süperpozisyonu olduğundan; geleceğe yolculuk, gelecekteki bir olasılıksal zamana hareket etmeyi ifade eder ve bu nedenle daha olasıdır.
Zamanın süperpozisyonu düşüncesi entropi olgusuna farklı bir bakış açısı getirir. Entropinin sürekli artmasının nedeni, zamanın bu dinamik ve olasılıksal yapısıyla ilgilidir. Madde, her geçen zaman ilerleyişinde daha fazla olasılıksal değerlere bölünür. Süperpozisyon her çöktüğünde daha fazla enerji potansiyeli ve zaman alternatifleri ortaya çıkacaktır. Yani zamanın entropi okunun sürekli artması, bu süperpozisyon içinde gerçekleşen olası yolların doğal bir sonucudur.
Böyle bir makinenin karşılaşacağı en temel problemlerden biri de, koherans sorunudur. Koherans, süperpozisyondaki parçacığın olası tüm formlarının birbirleriyle tutarlı olması gerektiğini ifade eder. Yani zamanda hareket ettirilecek obje, dışardan bir etkiye uğrayıp dekoherans yani bilgi kaybına uğramamalıdır. Bunun için zaman makinesinin dış dünyadan tamamen soyutlanması ve objenin tam izolasyona alınması gerekir. Ve süperpozisyonun çökmemesi ve kontrolü için, bu izolasyonun istenilen süreç boyunca korunması gerekir.
Eğer böylesine bir makine gelecekte inşa edilebilseydi, çalışma prensibi şu şekilde olurdu: Zamanda seyahat edecek nesne zaman makinesi altında süperpozisyona sokulur. Böylece nesne, hem gelecekte hem de geçmişteki haliyle varolur. Bir enerji yoğunluğu ve zamanın da bir değişken olduğu dalga fonksiyonları kullanılarak zaman bükülmesi yaratılır ve nesnenin gelecekteki bir olasılığı gözlemlenir. Süperpozisyon çöker ve nesne gelecekteki anına yerleştirilir.
Zamanın süperpozisyon teorisi; zaman yolculuğunda ortaya çıkan paradoksların çözülmesi için yeni alternatif senaryolar oluşturur. Örneğin; zaman yolculuğunu sınırlayan büyükbaba paradoksunda, bir kişi geçmişe gidip büyükbabasını öldürürse ne olur sorusuna bir çözüm sunar. Çünkü bu durumda böyle bir eylem; o belirli geçmişin süperpozisyondaki olasılıksal dağılımını değiştirir. Bu müdahale o ana kadar varolan zaman çizelgesini iptal etmek yerine, yeni bir gerçekleşmiş zaman çizelgesi yaratır. Yani; orjinal zaman çizelgesi tamamen yok olmaz, sadece potansiyel zaman çizelgelerinden başka birinin seçilmesi durumu oluşur. Bu yorum çoklu evrenler teorisine benzese de, burada gerçekleşmemiş ama gerçekleşme potansiyeli olan alternatif evrenlerden söz ettiğimizi söylemeliyiz.
Bizim teorimize göre; bir parçacık yalnızca uzayda değil, zamanda da süperpozisyondadır. Bu parçacıkta, onun gelecekteki tüm formları potansiyel olarak vardır. Bu teori zamanı da bir değişken olarak görerek, Schrödinger'in dalga fonksiyonunu zamansal boyutta genişletir. Hiçbir şeyin kader olmadığını; her şeyin eylemlerimizin, gözlemlerimizin ve doğanın içsel dinamiklerinin bir dengesi olduğunu; yani bir seçim olduğunu gösterir.
Bu makale aslında bizim daha önce açıkladığımız, Yılmaz Öner'in ortaya koyduğu ve benim de katkı sunduğum olasılıksal determinizm düşüncelerimizin sonuçlarından biridir. Bizim teorimiz zaman yolculuğu konusunu, zaman çizgisinin bir ihlali olma anlamından çıkarıyor. Ona, olasılıksal alternatif zaman boyutları arasında bir geçiş anlamı yüklüyor. Zamanın süperpozisyonundaki belirli bir dalını aktive etme eylemi olarak onu yeniden tanımlıyor.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder