7 Nisan 2016 Perşembe

Sosyal Psikolojide Psikanalitik Çalışmalar: Otoriteryen Kişilik Kuramı


Sosyoloji terminolojisinde toplum kavramında var olan, araştırma veya bilimsel çalışma tekniği sonucunda oluşturulan, genel olarak iki farklı bakış açısından bahsedilebilir. Bunlar; eylem - sistem dinamiklerinin karşıtlığını yansıtan bir dualizmdir. Sosyolojik açıdan bakıldığında iki zıt kutupun toplum bilimerinde temsil edildiği şekliyle yapısalcı-işlevselci ve fenomenolojik bakış açıları arasında bir köprü görevi görebilecek başlıca araştırmalardan birisi de Frankfurt Okulu ve onun en önemli temsilcisi olan Adorno'nun başını çektiği bir gurubun yapmış olduğu , otoritenin kişilik ve önyargılar üzerinde etkilerinin araştırıldığı, psikanalitik yöntemin kullanıldığı Otoriteryen Kişilik üzerine olan çalışmalarıdır.

Adorno'nun öncülüğünde oluşan bu gurup, otoriter kişiliğin başlıca üretim yerinin aile ve onun içinde şekillenen belli başlı kurallar ve yapılar olduğunu öne sürdü. Buna göre sert ama bir o kadar da tutarsız olan sıkı aile disiplini ve otoritesi, otoriteye kolayca boyun eğebilen ama kendi duygu ve düşüncelerini ifade etmekte ise bir o kadar yetersiz bireyler yetiştirmektedir. Bunun belli başlı sonuçlarından birincisi, çocuklarının kendilerini doğuştan yetersiz hissetmesi, ailesinin koyduğu standartlara ulaşabilme gayretiyle zamanla mazoşist hale gelmesidir. İkincisi ise çocukların idealleştirilmiş bir dünya ile kendi içinde bulunduğu kötü olan iki farklı dünya algılamasıdır. Bunun en önemli etkisi çocukların kendilerine ait genel ahlaki değerleri oluşturabilmesini zorlaştırması ve onun yerine gündelik koşullar içerisinde şekillenen bir ahlak anlayışı benimsemesidir. Üçüncüsü ise psikanalitik olarak çocuğun katı aile disiplinini içselleştirmesi ve bunun sonucunda cezalandırıcı bir bilinç geliştirmesidir. Ve bu kuramın en önemli ve son sonucu, bu otorite pratiklerine karşı çocuğun ifade edemiyeceği ve açığa çıkaramıyacağı bir nefret geliştirmesidir. Psikanalitik olarak bireyler bu gerilimi azaltmak için, nefretlerini kendilerinden küçük, zayıf gördükleri diş geçirebilecekleri diğer kişilere yöneltirler.

Theodor W. Adorno

Otoriteryen kişilik kuramının çıkış nesnesi ve açıklamaya çalıştığı olgu Almanya'da yükselen Nazi hareketleri ve onun toplum içerisinde nasıl üretildiği, yaygınlaştığı ve içselleştirildiğidir. Çalışma sonunda bulunan bulgular arasında, otoriter kişiliklerin sadece belli bir guruba değil kendisi dışında gördüğü tüm azınlık guruba karşı önyargılı oldukları vardır. Adorno ve arkadaşlarının temel hedefi Nazi ve benzeri hareketlerin toplumda nasıl üretildiğinin açıklanabilmesidir. Onlar bu sorunun cevabını toplumun geleneksel yapılarında aramışlardır. Birey, aile içerisinden elde ettiği otoriteryen kişiliği, yetişkinlik dönemlerinde de diğer otorite figürleri (öğretmenler, din adamları, politikacılar) aracılığıyla sürdürür. Araştırmacılar bu çalışmada otoriteryen kişiliği saptamaya yarayayan F ölçeği şeklinde dokuz unsur belirlemişlerdir. Bunlar genel olarak; 
  1. Gelenekçilik; Otoriteye sıkı bağlılık,
  2. Boyun Eğme; Ait olunan gurubun idealize edilmiş ideolojik yönlerine karşı boyun eğici tutum,
  3. Saldırganlık; Geleneksel değerlere karşı gelenleri cezalandırma eğilimi,
  4. Öznelci Bakış Karşıtlığı; Yaratıcı düşünmeye karşı olma,
  5. Boş inançlı kalıp yargılı olma; Kaderci düşünme eğilimi,
  6. Güç iddiası; Güçlü kişilerle özdeşleşme,
  7. Sinisizm; İnsanlara karşı genelleşmiş bir düşmanlık,
  8. Yansıtma; Dünyada olup bitenin vahşi ve tehlikeli olduğuna inanma,
  9. Cinsellik; Cinsel objelere karşı abartılı ilgi,
       Referans
Augostinos, M., Walker, I. & Donaghue,  Social
Cognition
. Sage, London, 2006






5 yorum:

  1. Ne demek istediğini gayet iyi anlıyor ve yapısal olarak parçalanıyorum.

    YanıtlaSil
  2. Paylaşımlarınızı beğeniyor ve yeni yorumlarınızı bekliyorum

    YanıtlaSil
  3. Otoriteryen kişilik çağımızın en büyük kişilik bozukluklarından olan narsizmide tetiklemektedir. Ailesinden ve sosyal çevresinden baskı gören kişi kazanmış olduğu ve en ufak başarıdan veya kazanılmış statüden sonra kendini olduğundan çok daha büyük bir statüde görmekte ve çevresinede bu şekilde davranmaktadır. Narsist kişilik bozukluğu yaşayan bu kişi bu kişilik bozukluğunun getirisi olarak baskıcı bir karaktere dönüşmekte ve bunun kendisinin hakkı olduğunu düşünmektedir. Kısacası otorite narsizmi narsizim yine otoriteyi doğurmaktadır. Bu nedenle otorite insanlığın en büyük düşmanıdır.

    YanıtlaSil
  4. Bu konu üzerinde araştırma yapmak için Adorno'nun kendi kitabından başkan hangi kaynaklara basvurabilirim?

    YanıtlaSil